Herkesin içinde kaybolmak
istediği kendine ait bir uzayı vardır.Fakat şartlar hiçbir zaman bu kayboluşa
izin vermez.Okul, iş, evlilik, çocuklar vb. şeylerden dolayı sürekli bir
şeylere bağımlı kalıyoruz.Çoğumuz istemediğimiz bir hayatı yaşıyoruz.
Gerçek dünyada herşey istediğimiz
gibi gitmiyor olabilir, fakat herkesin beyninde kendine ait olan uzayında her
istediğinin olduğu, herşeyi kendi yönetebildiği, kendinin en güçlü olduğu ve
istediği kişilerin yanında olduğu bir sistem var.Pekala, bu düşünce uzayını
neden gerçeğe dökemiyoruz? Neden sürekli birşeylerden korkuyoruz? Neden sadece
kendi uzayımızda özel olduğumuzu hissediyoruz? Bu dünyada herkes özeldir, ne
olursa olsun herkesin anlatacak bir hikayesi vardır. İyi veya kötü, doğru veya
yanlış kendine ait kararları, görüşleri ve inanışları vardır.Çoğu insan bunları
dışarı vuramıyor neden mahalle baskısı, pekala mahalle baskısını kim yapıyor,
yine BİZ.
Kendimize yapılmasını
istemediğimiz şeyleri hiç düşünmeden başkasına yapıyoruz.Kendimizin yapamayacağı
şeyi karşımızındakininde yapamayacağını düşünüyoruz, ya da yapmasını
istemiyoruz. Biri kendi özelliğini öne çıkardığında onu sadece yerip
yanlışlarını görüyoruz.Kendi milletimize destek yerine köstek oluyor, dünyanın
başka bir yerinde birşey oldumu hemen birlik oluyoruz.Sonra kendi uzayımıza
dönüyoruz.Neden, yapamazsın baskısı...
Ressam olmak isteyen adam para
için tıp okuyor, hem kendi hayatını hemde tıp okumak isteyip küçük farkla
kaçıran birinin hayatını bitiriyor.Ailesi istiyor diye arkeolog olmak isteyen
adam mühendis oluyor, futbolcu olmak isteyen zorla okutulmaya çalışılıp asgari
ücretle çalışmaya mahkum ediliyor.
Bunlardan dolayı insanlar mutlu
oldukları hayali uzayına kapanıyor, orda arkeolog oluyor, ressam oluyor,
futbolcu oluyor, şarkıcı oluyor, sevdiği kişi evlenip sevdiği işi yapıyor.Fakat
sabah tekrar uyanıp sevmediği işe gidiyor.Bu baskıdan zarar görenler herkesin
kendisi gibi olmasını isteyip aynı baskıya onlarda başlıyor. Tek dert ne PARA!
Daha fazla kağıt parçası, daha
fazla ev, daha fazla araba, daha fazla saygınlık. Peki sadece bunlar için
çalışanlar bunlara sahip olup intihar eden insanlardan haberdar değiller mi?
Kimseyi düşünmeden daha fazla kağıt parçası için önüne geleni eziyor.Kimin aç,
kimin tok yattığını önemsemiyoruz.Öğrenciyi ülkenin geleceği değilde, parası
sömürülecek müşteriler olarak görüyoruz. Hakkı hukuku sadece kendimize gelince
hatırlıyoruz. Aynı şehirde aç yatan çocukları düşünmüyoruz. Değerlerimizi
sadece özel günlerde hatırlıyoruz, kız çocuklarımız herşeyi bırakıp daha fazla
ilgi için sabah akşam yabancı şarkıcıları sayıklarken seyirci kalıyoruz.
Pekala! BİZ NEREYE GİDİYORUZ?
Kendi uzayımızda herşey güzel
gidiyor olabilir, peki ya gerçek nasıl? Herşey güllük gülistanlık mı? Her gün
kavga dövüş haberleri, tecavüz haberleri ve banka faizleri yüzünden intihar
edenlerin haberlerini duyuyoruz. Peki, somut ne yapıyoruz?
Her yer tefeci dolarken,
okulların önünde zehir tacirleri kol gezerken hangimiz dur diyoruz? Lise
tuvaletleri kahvehane gibi sigara tüterken hangimiz oralara gidip yanlış
olduğunu söylüyoruz? Hangimiz 18 yaş
altına biraz daha kağıt parçası uğruna sigara ve alkol satan bayileri
uyarıyoruz?
Bunları neden yapamıyoruz! Çünkü
korkuyoruz, neden tepkilerden, neden çünkü bu ülkede fikir özgürlüğü var.Kimse
kimseye karışamıyor.Büfeye birşey
diyemiyorsun satarım büfe benim diyor. Öğrenciye sigara içme içme diyorsun,
sanane yaşım tututyor diyor. Kıza kendini kocana sakla diyorsun vücut benim
istediğimi yaparım diyor. Bu mu fikir özgürlüğü? Bence değil, Mustafa Kemal bu yüzden
mi fikir özgürlüğünü getirdi. Dinimizi, milliyetimizi, değerlerimizi unutalım
diye mi, hiç sanmam.Hem onun hemde bu vatan için kanları dökülen binlerce
şehidin kemikleri sızlıyordur.Neden, çünkü sadece kendi uzayımıza bakıyoruz.
Kırk yaşını geçip ayda bir kitap bitiren kaç kişi var etrafınızda, bu kötüye
gidişi durdurmak için illa yeni bir Mustafa Kemal mi gerekiyor? Öyleyse neden
herkes kendi çevresinin Mustafa Kemali olmuyorda bir kurtarıcı bekliyor.
Mustafa Kemal’in bir sözü vardı, “ Hala içinizden bir kurtarıcı çıkmasını
bekliyorsanız, ben size hiç birşey öğretememişim demektir. “ , demekki biz
birşey öğrenememişiz.
Gençliğimize saygı ve sevginin
farkını gösterememişiz. Sevmese bile saygı göstermesi gerektiğini bilmeyen
nesil mi suçlu, öğretmeyen nesil mi?
Pekala! BİZ NEREYE GİDİYORUZ?
Herkesin kendi uzayından çıkıp ortak dünyamızı düzeltme zamanı gelmedi mi?
Gerçekleri araştırıp tabuları yıkmanın zamanı gelmedi mi? Bence geçiyor, neden
mi NEREYE GİTTİĞİMİZİ BİLMİYORUZ. Kendimizi öyle böyle kurtarmaya çalışıp diğer
insanları önemsemeyip elini tutmak yerine üstüne basıyoruz. Neden, bir kağıt
parçası...
Herşey böylemi gidecek peki?
Büyük uykuya yatana kadar uyanmayacak mıyız? Eğer öyle olacaksa o zaman herşey
bitmiş olacak
fakat;
Unutmayın! bizim ve gelecek nesillerin rahat yaşaması
için biraz dikkat yeterli…
Geveze
Blogcu
27.04.2014