27 Nisan 2014 Pazar

*İsimsiz Makale*




Herkesin içinde kaybolmak istediği kendine ait bir uzayı vardır.Fakat şartlar hiçbir zaman bu kayboluşa izin vermez.Okul, iş, evlilik, çocuklar vb. şeylerden dolayı sürekli bir şeylere bağımlı kalıyoruz.Çoğumuz istemediğimiz bir hayatı yaşıyoruz.
Gerçek dünyada herşey istediğimiz gibi gitmiyor olabilir, fakat herkesin beyninde kendine ait olan uzayında her istediğinin olduğu, herşeyi kendi yönetebildiği, kendinin en güçlü olduğu ve istediği kişilerin yanında olduğu bir sistem var.Pekala, bu düşünce uzayını neden gerçeğe dökemiyoruz? Neden sürekli birşeylerden korkuyoruz? Neden sadece kendi uzayımızda özel olduğumuzu hissediyoruz? Bu dünyada herkes özeldir, ne olursa olsun herkesin anlatacak bir hikayesi vardır. İyi veya kötü, doğru veya yanlış kendine ait kararları, görüşleri ve inanışları vardır.Çoğu insan bunları dışarı vuramıyor neden mahalle baskısı, pekala mahalle baskısını kim yapıyor, yine BİZ.
Kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri hiç düşünmeden başkasına yapıyoruz.Kendimizin yapamayacağı şeyi karşımızındakininde yapamayacağını düşünüyoruz, ya da yapmasını istemiyoruz. Biri kendi özelliğini öne çıkardığında onu sadece yerip yanlışlarını görüyoruz.Kendi milletimize destek yerine köstek oluyor, dünyanın başka bir yerinde birşey oldumu hemen birlik oluyoruz.Sonra kendi uzayımıza dönüyoruz.Neden, yapamazsın baskısı...
Ressam olmak isteyen adam para için tıp okuyor, hem kendi hayatını hemde tıp okumak isteyip küçük farkla kaçıran birinin hayatını bitiriyor.Ailesi istiyor diye arkeolog olmak isteyen adam mühendis oluyor, futbolcu olmak isteyen zorla okutulmaya çalışılıp asgari ücretle çalışmaya mahkum ediliyor.
Bunlardan dolayı insanlar mutlu oldukları hayali uzayına kapanıyor, orda arkeolog oluyor, ressam oluyor, futbolcu oluyor, şarkıcı oluyor, sevdiği kişi evlenip sevdiği işi yapıyor.Fakat sabah tekrar uyanıp sevmediği işe gidiyor.Bu baskıdan zarar görenler herkesin kendisi gibi olmasını isteyip aynı baskıya onlarda başlıyor. Tek dert ne PARA!
Daha fazla kağıt parçası, daha fazla ev, daha fazla araba, daha fazla saygınlık. Peki sadece bunlar için çalışanlar bunlara sahip olup intihar eden insanlardan haberdar değiller mi? Kimseyi düşünmeden daha fazla kağıt parçası için önüne geleni eziyor.Kimin aç, kimin tok yattığını önemsemiyoruz.Öğrenciyi ülkenin geleceği değilde, parası sömürülecek müşteriler olarak görüyoruz. Hakkı hukuku sadece kendimize gelince hatırlıyoruz. Aynı şehirde aç yatan çocukları düşünmüyoruz. Değerlerimizi sadece özel günlerde hatırlıyoruz, kız çocuklarımız herşeyi bırakıp daha fazla ilgi için sabah akşam yabancı şarkıcıları sayıklarken seyirci kalıyoruz.
Pekala! BİZ NEREYE GİDİYORUZ?
Kendi uzayımızda herşey güzel gidiyor olabilir, peki ya gerçek nasıl? Herşey güllük gülistanlık mı? Her gün kavga dövüş haberleri, tecavüz haberleri ve banka faizleri yüzünden intihar edenlerin haberlerini duyuyoruz. Peki, somut ne yapıyoruz?
Her yer tefeci dolarken, okulların önünde zehir tacirleri kol gezerken hangimiz dur diyoruz? Lise tuvaletleri kahvehane gibi sigara tüterken hangimiz oralara gidip yanlış olduğunu söylüyoruz?  Hangimiz 18 yaş altına biraz daha kağıt parçası uğruna sigara ve alkol satan bayileri uyarıyoruz?
Bunları neden yapamıyoruz! Çünkü korkuyoruz, neden tepkilerden, neden çünkü bu ülkede fikir özgürlüğü var.Kimse kimseye karışamıyor.Büfeye  birşey diyemiyorsun satarım büfe benim diyor. Öğrenciye sigara içme içme diyorsun, sanane yaşım tututyor diyor. Kıza kendini kocana sakla diyorsun vücut benim istediğimi yaparım diyor. Bu mu fikir özgürlüğü? Bence değil, Mustafa Kemal bu yüzden mi fikir özgürlüğünü getirdi. Dinimizi, milliyetimizi, değerlerimizi unutalım diye mi, hiç sanmam.Hem onun hemde bu vatan için kanları dökülen binlerce şehidin kemikleri sızlıyordur.Neden, çünkü sadece kendi uzayımıza bakıyoruz. Kırk yaşını geçip ayda bir kitap bitiren kaç kişi var etrafınızda, bu kötüye gidişi durdurmak için illa yeni bir Mustafa Kemal mi gerekiyor? Öyleyse neden herkes kendi çevresinin Mustafa Kemali olmuyorda bir kurtarıcı bekliyor.
Mustafa Kemal’in bir sözü vardı, “ Hala içinizden bir kurtarıcı çıkmasını bekliyorsanız, ben size hiç birşey öğretememişim demektir. “ , demekki biz birşey öğrenememişiz.
Gençliğimize saygı ve sevginin farkını gösterememişiz. Sevmese bile saygı göstermesi gerektiğini bilmeyen nesil mi suçlu, öğretmeyen nesil mi?
Pekala! BİZ NEREYE GİDİYORUZ? Herkesin kendi uzayından çıkıp ortak dünyamızı düzeltme zamanı gelmedi mi? Gerçekleri araştırıp tabuları yıkmanın zamanı gelmedi mi? Bence geçiyor, neden mi NEREYE GİTTİĞİMİZİ BİLMİYORUZ. Kendimizi öyle böyle kurtarmaya çalışıp diğer insanları önemsemeyip elini tutmak yerine üstüne basıyoruz. Neden, bir kağıt parçası...
Herşey böylemi gidecek peki? Büyük uykuya yatana kadar uyanmayacak mıyız? Eğer öyle olacaksa o zaman herşey bitmiş olacak
                fakat;
Unutmayın!  bizim ve gelecek nesillerin rahat yaşaması için biraz dikkat yeterli…
                                                                                              Geveze Blogcu
                                                                                                 27.04.2014