17 Ekim 2013 Perşembe

Okumak

Bu blogu takip eden herkese merhabalar.
Öncelikle şunu belirteyim bu ilk yazım olacak ve sizi temin ederim ki bundan sonra bu blog çok daha aktif olacak her hafta girip okuyabileceğiniz yeni makaleler olacak bu blogda artık!
Peki hala.
 Dediğim gibi ben burada yeni bir yazar olarak görev alacağım ve sizlerde gerekli ilgiyi gösterirseniz blog çok daha büyüyecek ve belkide blog olmaktan çıkıp .com uzantılı sevilen bir siteye dönüşecektir.
 Bana gelince, ben bu blogta; daha çok sizlerle tarihe başka bir gözle bakmak konusundaki tavsiyelerimi, internet ve bilgisayar adını verdiğimiz şeyin aslında hiç bildiğimiz gibi olmadığını ve dünyada var olan sistem nasıl var olmuş nasıl işliyor ve nasıl son bulur gibi konuları tartışacağım.
 Dediğim gibi yazılarım genel olarak tartışma belkide eleştiri havasında olacak hatta şimdi başlayalım mesela eleştirmeye...
-----
Evet arkadaşlar öncelikle okumaktan kaçmayın okumayan ve araştırmayan insan bilgiye ulaşamaz ve bilgi güçtür.
Bu nedenle paylaştığımız yazıları okumaya üşenmeyin bu yazıyı okumayacaksanız yapacağınız şey büyük ihtimalle facebook taki caps lere bakarak zaman öldürmek olurdu herhalde.
Ne yazıkki biz insanların ömrü bu kadar uzun değil.
Hayatta, bir saniyenin bile çok şeyi değiştirdiği bu hayatta nasıl olurda onlarca saatimizi böle boş şeylere harcarız anlayamıyorum.
Günümüz insanları var olan kapitalis sistem dolası ilen hazırcılığa alıştırılmıştır arkadaşlar.
Örneğin bir kitap basılır bu kitap güzel bir kitap ise filmi çıkar.
Hiç düşündünüz mü neden filmi çıkıyor diye "Kitap çok sattı filmde elbette tutacaktır." diyebilirsiniz.
Ama bu bir taktiktir ve yıllardır bize yutturuldu.
Kitap tutarsa filmi çıkar çünkü filmi izleyerek insanları kitap okuma zahmetinden kurtarırsın ve bu şekilde zaman içerisinde kültürü böyle yıkarsın işte.
Binevi hazıra konarsın.
İnsanın bilinçaltında olay şöyle işler;"Ulan Harry Potter filmi 2 saat kitabı 500 sayfa kim okuyacak onu izle filmi geç."
Kapitalist sistemin başındakiler ise şöyle düşünür;"Adamlar kitabı okurlarsa hayal güçleri gelişir ve filmlere, oyunlara, reklamlara kim ilgi gösterir.Hem sonra ben Tom ve Jerry kitap olarak satsam kim gidip onların nevresim takımını oyuncaklarını alacak ha!?"
Sanırsam anladınız.
Ne kadar üzücü bi durum değil mi?
Ama sizler bu blogu keşfedebilmişseniz araştırmaya açık insanlarsınız demektir.
Yani sizin gibi 3 tane adamı koyun karşıma sabaha kadar anlatırım ben.
-----
Evet arkadaşlar bu tanışma faslı idi.
Eğer yeterli ilgiyi görür isem yani sözlerimi işiten bireyler var ise çok daha fazlasını sizlere sunacağıma emin olabilirsiniz.
Kendinize dikkat edin 3 günlük dünyada zamanın kıymetini bilin arkadaşlar.

13 Ekim 2013 Pazar

Koca Çınar Ağacı




    Bu fotoğrafı Türkiye'nin herhangi bir yerinde çektim. Neresi olduğu önemli değil, tek fotoğrafa sığdıramadığım 205 yaşındaki bu çınarı hala ayakta görünce çınarın gölgesinde sohbet eden insanların arasına karıştım ve bir kahve söyleyip çınarı seyredaldım.Yaşlı çınarın kökünden uzaklaşmış dallarını taşıyacak gücü kalmadığından belli noktalardan dallarına gece lambası süsü verilerek demir direklerle destek yapılmış. Koca çınarın gölgesinde ise çeşitli milliyetlerden insanlar çay ve kahvelerini yudumlarken sohbet edip stres atıyorlardı.Pekala insanları güneş ışığından koruyan o dallar gücünü nereden alıyor hiç düşündünüz mü? Ya nasıl besleniyorlar? Dallar insanları güneşe karşı koruma gücünü nereden aldığını biliyoruz,kökten. Tüm besin ana gövdeden en uç dala kadar taşınıyor.Dallar ne kadar büyürse büyüsün hepsinin kökü aynıdır ve o kök olmadan hiçbiri hayatta kalamaz. Biri o ağacı kesmeye kalksa önünde iki seçenek olacak;  ya görüşünü engelleyen dalları tek tek kesecek ya da kökten kesip hiç uğraşmadan işi bitirecek.Böylece çınar yok olmuş olacak ve onu kesenler dallarını istedikleri gibi paylaşıp o çınarı sömürecekler. Manzarası çınar tarafından engellenenlerin ilk hedefi önlerine gelen dalları kesmek olur.Baktılar manzara açılmıyor,  hedeflerini kökü kesmek olarak belirlerler.Çınarın altında güneşten korunanlar karşı çıkmazsa hem kök gider hem dallar gider hemde dalların koruduğu insanlar!  
   Belki bu ağaç hakkında yazdığım kötü senaryo sizlere birşey hatırlatmıştır, umarım böyle bir senaryo hiçbir zaman olmaz çınar gölgesindeki insanları korumaya devam eder...
          Unutmayın; bizim ve gelecek nesillerin rahat yaşaması için biraz dikkat yeterli…



                                                                                       Geveze Blogcu
                                                                                      13.10.2013